İGFA Edirne Temsilcisi, Medya Keşan Haber Sorumlusu ve Keşan Postası Yazı İşleri Müdürü Erdoğan Demir ile Keşanspor’un eski futbolcularından İrfan Saraloğlu’nun Florya Metin Oktay Tesisleri'nde konuğu olarak kendisiyle özel bir röportaj gerçekleştirdi.
Erdoğan DEMİR - Bülent SAYLAM / EDİRNE (İGFA) - Galatasaray’ın Florya’da bulunan Metin Oktay Tesisler'inde Keşanspor’un 3.Ligde mücadele ederken formasını giyen ve bugün Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk’un yardımcısı İrfan Saraloğlu’nun konuğu olduk. İGFA Edirne Temsilcisi Medya Keşan Haber Sorumlusu ve Keşan Postası Genel Yayın Yönetmeni Erdoğan Demir ilre Medya Keşan Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Bülent Saylam’i büyük bir misafirperverlikle karşılayan Saraloğlu, ziyaretimizden çok memnun olduğunu ve duygulandığını belirtti.
Saraloğlu daha sonra Demir’in kendisi ile yaptığı röportajda Keşanspor’a gelişinden, futbolculuk ve antrenörlük günlerinden bahsederek son olarak da Galatasaray’ın İngiltere’deki Manchester United maçında kazandığı 3-2 galibiyetinden bahsederek bu galibiyeti tüm Türkiye’ye armağan ederek, Keşan’daki tüm dostlarına da selamlarını iletti.
Demir’in Saraloğlu ile yaptığı röportaj şöyle;
Sağolun çok iyiyim. Ziyaretinizle ben daha çok mutlu oldum, biraz da duygulandım tabi beni gençliğime götürdünüz beni. Kırk sene oldu neredeyse, eskiye, gençliğime götürdünüz. Güzel anlar güzel günler paylaştığım şehre Keşan’a beni götürdüğünüz için çok memnun oldum.
Benim askerliğim vardı, Edirne de Keşan’a gelişimi anlatayım, askerlik sürecinde Atilla Bilgin’le tanıştım Atilla Bilgin hocamız yaşıyordur herhalde. Vefat ettiyse Allah rahmet eylesin, hocam benim Keşanspor’a transferimi istedi. Keşanspor’a askerken erken geldim, küçük bir kasabaydı, şimdi biraz büyümüştür. Ama çok güzel insanlar, çok güzel ortam vardı. Futbola ilgileri çok yüksekti, aslında ilk olarak ziyaret ettim şehri göreyim diye, fakat o ilgi karşısında dayanamayıp Çorluspor ile anlaşmıştım. Çorluspor anlaşmamı fesh ederek Keşan'ı tercih ettim. Hem ekonomik olarak, hem sosyal olarak, hem ilgi alaka olarak daha coşkulu buldum Keşan'ı. Rahmetli Nurhan Çuhacı, çok değerli insanlar vardı beni ikna eden. Rizespor o zamanki koşullarda birinci ligteydi, süper lig yoktu tabi, Keşanspor üçüncü takımı değildi, o günkü koşullarda üçüncü Lig ama bugünkü koşullarda ikinci Lig takımıydı süperdi. Şimdiki lig statüsünden farklı bir statü vardı. Keşan'a gelmekle doğru karar verdiğimi düşünüyorum. Güzel insanlar tanıdım, coşkulu günler gördüm. Futbol dışında kalan günlerimizde şehrin sıcak atmosferi bizi kendi içine çekti. Halkla kontak kurmaya, halkla ilişki kurmaya, arkadaşlık dostluk kurmaya başladık. Sadece futbol değil oradaki hayatımız güzel arkadaşlıklar da edindim çok mutlu oldum. Çok mutlu oldum orada futbol oynadığım için.
Keşan benim için güzel başladı ama kötü bitti maalesef. İlk yılımda da çok teklif almıştım İkinci yılda çok transfer teklifim aldım. Keşan'da ikinci yılımda da faydalı olmaya veya orada yaşamak istedim, sözleşmem devam ediyordu fakat futbol hayatım devam etmedi. İlk maçta diz bağlarımdan sakatlandım, o günkü koşullarda çok ciddi bir ameliyat geçirdim. Yaklaşık 9 ay hiç topa dokunmadım. Sadece son 1-2 maçta 3-5 dakika şans alabildim. O dönem ligin ilk maçında dokuzuncu dakikada sakatlanıp sezonun son maçında 5 dakika oynadım, bir sezon yattım yani yatmak zorundaydım. tedaviler tedaviler, ameliyatlar iki ameliyatla sakatlığım düzelebildi ama devam etmedim artık orada, devam etme şansım da yoktu. Oradan ayrılıp Düzce'ye gittim. Düzcespor'da Düzce Kervan Doğsan da iki sezon sözleşme yaptım. Fakat ilk senemde orada da oynayamadım, çünkü dizim sakatlığım devam etti. Sakatlık sürecinde Sarayspor’a kiralık gittim. Sarayspor bana çok iyi geldi, iyi futbol oynadım orada. Tekrar Düzce Kervan Doğsan’a dönerek futbol hayatıma devam ettim. Ondan sonra zaman zaman iyi kulüplerden de teklif almama rağmen hep ikinci ligde kaldım. Bugünkü koşullarda birinci ligde futbol oynamak sınırlı kaldım, çünkü dizim ve sakatlıklarım maalesef müsaade etmedi. Düzce Kervan Doğsan’dan sonra Erdemir Ereğli'ye gittim, oradan Maltepe'ye transfer oldum, oradan Sivas’a, Sivas'tan Edremite, Edremit’ten Siirt'e gittim futbol hayatımı Siirt'te noktaladım.
Vardı, çünkü ben futbolcu olmak için futbolu çok sevdim. Futbolu çok sevmesem zaten dizimin sakatlığından sonra futbol oynamam mümkün olmazdı, sadece futbolla odaklı yaşıyordum, çocukken de yolda koşarak futbolcu oldum. Benim için en önemli şey futbol hayatımda antrenörlerimden bana gelen en önemli unsur futbolcuya bir ağbi gibi bir mentör gibi yaklaşabilmek. Türkiye'de bir antrenör eğitimci boşluğunun olduğunu futbolcuyken gördüm. Futbolcu olmaya karar verdim başarılı oldum, antrenör olmaya karar verdim orda da takdir edersiniz veya etmezsiniz ben başarılı oldum. Çok oyuncu yetiştirdim, bendeki başarı sadece yaşadığım kazanımlar değil, çok oyuncu kazandırdım Türk futboluna. Bu benim için daha önemli, bütün oyuncularımla evladım gibi ilgilendim, hala dünya çapındaki oyuncuları da evladım gibi severek davranıyorum, dokunarak yaşıyorum, onlarla bu benim misyonum oldu.
Futbolcuyu kazandırmak, futbolcuya destek olmak benim ideallerimden biriydi, bunu dediğim gibi futbol oynarken gördüğüm eksikliklerden kaynaklanan düşünceydi. Antrenör oldum, Fenerbahçe den önce iki tane küçük bugünkü koşullarda küçük takımda çalıştım. Alt liglerde çalıştım, orada baktım bu işin temeline inmenin daha doğru olacağını düşündüm. Yani profesyonel takım antrenörlüktense, altyapıda eğitmen olarak çalışmak benim için daha uygun olduğunu düşündüm, hasbelkader Fenerbahçe altyapısında göreve başladım, aşağı yukarı 9 yıl Fenerbahçe altyapısında görev yaptım. Bir çok oyuncu yetiştirdim, bir çok takım başarısı elde ettim. Ama en keyif aldığım şey genç çocuklara futbola özgü özelliklerini geliştirmek ve Türk toplumuna faydalı birey olmak, doğru insan olmak, iyi vatandaş olmayı ön planda tutarak, spor içinde kalmalarını fair play ölçülerinde müsabakalara çıkmalarına aşılamaya, eğitmeye çalıştım. Bunun karşılığını ben ekonomik olarak da sosyal olarak da aldım. Göreceğiniz bir yerde benim oyuncum çıkarsa, yaşadığınız çevrede, onlar herhalde doğru bir yaklaşım gösterip göstermediğimi onlar söyleyebilir. Ben elimden geldiğince onlara destek olmaya çalıştım.
Tabi hayat bizi belli bir yerlere getirdi. Spor dünyası bizi belli bir yerlere getirdi, Türkiye'nin en büyük kulüplerinden biri Galatasaray'da görev yaparak hayatımıza devam ediyoruz. inşallah uzun yıllar Galatasaray’a ve Türk futboluna hizmet etme şansını yakalarım, ama benim geldiğim noktadan Keşan’dır, Rize’dir, Düzce’dir, Saray’dır hepsi benim için çok değerli yerler. Keşanlı dostlarıma beni tanıyanlara şükranlarımı sevgilerimi saygılarımı iletirim Allah sağlık versin hepsine. Yaşadığım sür içerisinde tanıdğım her dostuma, elimin dokunduğu veya elinin bana dokunduğu her arkadaşıma her dostuma bağlıyım, saygılıyım, sevgi olarak da çok yoğun duygular yaşıyorum ve sizler aracılığınız ile onlara selam ve saygılarımı sunuyorum.
Tabi Şampiyonlar Ligi önemli ben 50 üzerinde Şampiyonlar Ligi yaşadım veya Avrupa Ligi maçlarına çıktım. Futbol çok hızlı oynanıyor. Çok çabuk karar vermeniz lazım. Hakemler bile çok çabuk karar verip oyun başlarken bile çabuk başlatıyorlar, düdüğü çabuk çalıyorlar gibi geliyor bana, çok hızlı oynanan bir futbol platformu, her şeye çok çabuk karar vermeniz lazım. Bizim için oyunla ilgili çok fazla bir şey söylemek istemiyorum ama kazandığımız için çok mutluyum. Türk futbolunu yaşayan Türk insanını, doğru yaşayan her bireye kutlu olsun. Bu galibiyeti onlara armağan etmek isterim, bu bir Keşan olabilir bir Siirtli olabilir. Tüm futbolseverlere armağan ediyorum bu galibiyetimizi.
Röportaj sonunda Saraoğlu’na teşekkür ederek kendisine Saraloğlu’nun 1985-1986 Futbol sezonunda formasını giydiği Keşanspor takımının yer aldığı bir fotoğrafı hediye edildi.